'Umudun Yeşerdiği Topraklar'

Muzaffer Taşyürek, Erzurum''un yetiştirdiği tarih araştırmacısı, yazar ve yöresinde çok sevilen bir öğretmen.

Muzaffer Taşyürek, Temmuz 1951 yılında Erzurum''da dünyaya geldi. İlk ve ortaöğrenimini 1972 yılında doğduğu kent Erzurum''da tamamladıktan sonra 1975 yılında Kâzım Karabekir Eğitim Enstitüsü''nü bitirdi. Sosyal Bilgiler öğretmeni olarak 1976 yılında Erzurum, 1979-1980 yılları arasında Ödemiş, 1990-1991 yılları arasında da Horasan ilköğretim okulları ve liselerinde görev yapıldı.

İlk hikâyesi "Eşekçi Halil", Şubat 1971''de Erzurum''da yayımlanan Adımlar Dergisi''nde çıktı. Sonraki yıllarda hikâye ve makaleleri 1975 yılında Yeni Asya; Vahdet, 1988 - 1991 yılları arasında Mektup, Ribat, Gülçocuk, Kandil Çocuk, Kelam, Onur gazete ve dergilerinde yer aldı. Zaman ve Yeni Şafak gazetelerinde tefrika edilen yakın tarih konulu yazı dizileri kitaplaşmadı.

1980 yılında Bir Demet Tarih, 1994''te Kemalist Laikliğin Temelleri, 1995 yılında Lozan''a Hayır Diyenler ile İslâm''ın Sisli Yolları, 2000 yılında da Erzurum Kongresi ve I. BMM (Büyük Millet Meclisi)''de Erzurum Milletvekilleri…

Muzaffer Taşyürek''in son kitabı ise "Ustalık Eseri" diye değerlendirilen "Umudun Yeşerdiği Topraklar", Türkiye tarihinin en ümitsiz ve zayıf günlerinde "Vatan bir bütündür, parçalanamaz. Manda ve himaye kabul edilemez!" şuuru ile haykıran, umudun doğduğu şehrin hikâyesini anlatıyor. Bu kitap Erzurum''un tarihine hâkim bir tarihçinin, güçlü bir kalemin ancak yazabileceği geniş oylumlu bir roman olarak kabul ediliyor.

Bu kitapta tarihin sayfalarından silinmek istenen bir milletin, koca bir İmparatorluğun küllerinden yepyeni bir devletin doğuşuna, kıyasıya mücadelelerle doğru atılmış adımlara tanık olunuyor. Sindirilmiş insanlar içerisinden başta Mustafa Kemal Paşa olmak üzere sorumluluk sahibi bir avuç vatan evladının; milleti ve memleketi için bir araya gelerek bitkin, yorgun ve yılgın haldeki insanları uyandırması sayesinde Erzurum''da yakılan özgürlük meşalesinin bütün vatan sathına yayıldığını; boyunduruk altına alınmak istenen bir yurdun yeniden toparlanmasını, ayağa kalktığını görmek mümkün.

Yer yer 1906 Erzurum İsyanı, Ermeni mezalimi, muhacirlik günleri, Millî Mücadele için baş koymuş ümerası, uleması, eşrafı, esnafı ve memuruyla bir şehir halkının başlattığı diriliş hikâyesi kitapta yer alıyor. Milletin öncü oluşumuna tanık olunacak; bilinmeyen, duyulmayan, tarih kitaplarına girmemiş birçok gerçek, olayların kahramanlarının ağzından çıkan sözlerle aktarılmış. Hâtıra ve mütalaaları duygu yüklü satırlarla, bilinmeyenleri öğrenmek için uygun bir kitap.

Özetlersek; ''Umudun Yeşerdiği Topraklar'' öncesi ve sonrasıyla Kurtuluş Savaşı yıllarındaki Erzurum''u işliyor. Doğal olarak umutsuzlukları konu almış ilkin. Sonrasında ise yeşeren umutları, birlik olup diri biçimde silkelenişi ve şahlanmayı anlatıyor.

Umudun Yeşerdiği Topraklar''ı okurken Kurtuluş Savaşı döneminin grimsi dehlizlerinde uzun bir yolculuğa çıktığınızı düşünüyorsunuz. Şöyle gözlerinizi kapayınca düşlediğiniz loş ışık demetinin aydınlattığı ince yollara doluşan tozanların arasından Erzurum''da geri kalmışlığın ve buna bağlı olarak işgallerin etkisindeki virane sokaklarına, o sokak ve caddelerin, hatta meydanların etkileyici mimarisine dalıp gidiyorsunuz. Acımtırak bir gururla baş başa kalıyorsunuz ister istemez.

Göç var, yorgunluk var, bitkinlik var, tükenmişlik var. İnsanoğlunun hele hele kadınların ve çocukların dünya üzerinde belki de hiçbir zaman istemeyeceği savaşlar var, kan var, gözyaşları var, ayrılıklar ve acılar var bu romanda. Etkileyici savaş sahneleri en net biçimde betimlenmiş. Umut olup, tüm vatanseverlik duygularıyla şahlanarak umutsuzluğun imiğine çöküş var. Kısacası her şey var Umudun Yeşerdiği Topraklar''da.

Umudun Yeşerdiği Topraklar, kendilerini artık birer hiç olarak görmeye başlayanların derin umutsuzluklarıyla başlıyor. Yaşamaktan bezmiş, üstlerine adeta ölü toprağı serpilmiş koca bir yığından başta Mustafa Kemal Paşa olmak üzere önemli liderlerin öncülüğünde büyük umutların nasıl doğduğunu anlatıyor. O umutlar ki şu anda en çok ihtiyacımız olan birlik ve beraberlik içinde, bilinçle ve koca birer yürekle, büyük bir manevi dirençle dağ gibi umutlara dönüşüyor.

Umudun Yeşerdiği Topraklar, gerçek olay ve kişilerin etrafında kurgu da olsa edebi anlatımıyla öne çıkan tarafı epeyce fazla. Öte yandan anlaşılmayı sağlayan net olaylar ve bu olayları besleyen önemli diyaloglara yer verilmiş. Bu bağlamda kitap kanımca, merhum Turgut Özakman''ın devasa boyuttaki ''Şu Çılgın Türkler''in bölgesel Erzurum versiyonunu daha geniş bir şekilde aktarıyor denilebilir.

Kurtuluş Savaşı deyince nedense hep aklımıza Yunan işgaline uğrayan Ege Bölgesi geliyor. Aslında Mondros''u bahane ederek memleketin işgal edilmedik bir yeri bırakılmamış. İngilizler, Fransızlar, Ruslar, İtalyanlar çekirge sürüleri gibi dört bir koldan üşüşmüşler Anadolu''ya. Bu işgallerden en çok zarar görenlerin başında Doğu Anadolu Bölgemiz geliyor. Rus destekli Ermeni mezalimi yörede çok acılar çektirmiş, çok gözyaşları döktürmüş. Vahşice, insanlık dışı nice ölümler yaşanmış.

Doğu Anadolu için kitapta uzun bir bölüm ayırmış olsa da bir söyleşisinde dile getirdiği gibi kongre döneminde ''Mustafa Kemal Paşa''nın haftalarca kaldığı "Erzurum günleri" bu işe gönül vermiş akademisyenlerce derinlemesine incelenip aydınlatılmalı, fikrine katılmamak elde değil.

Bir de şu olaya ayrı bir paragraf açmak gerekir: Bu olay, bir yerde Kurtuluş Savaşı''nın kaderine doğrudan etki eden çok önemsenecek bir olaydır aslında. O da Kâzım Karabekir''in, görevden alınmış ve de idam fermanı çıkarılmış Mustafa Kemal''i Erzurum''da karşıladığı sırada söylediği tarihe geçen sözüdür: "Kolordum ve ben emrinizdeyiz Paşam!

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları