Toplama mayınlar ve hurda uçağın marifeti

Çanakkale Savaşı bağrında binlerce öykü barındırır. Dillere destan bir kahramanlık savaşıdır Çanakkale. Askerlerce ve askerce yapılan bir savaştır. Askerlik mesleğinin bütün özelliklerini taşır. Cesaret ve asalet ve onur. Yaraladığı askere su veren, yaralı düşman askerini sırtında cephe gerisine taşıyan, siperler arasında zaman zaman samimiyet ve sonra kıyasıya savaş. Bugün size bu kahramanlık destanından pek bilinmeyen bir öyküyü anlatmak istiyorum...

1. Dünya Savaşı yıllarıdır. Bir çoban Marmaris kıyılarında koyunlarını otlatırken, denizde gerdanlık gibi dizili karartılar görür. Hemen muhtara haber verir... Derken kaymakama, oradan da komutana haber gider. Ardından da İstanbul''a ulaşır. Durum anlaşılır. Bu karartılar bir Fransız gemisinin, limandaki Alman denizaltısına karşı döşediği mayınlardır. İstanbul''dan mayınları toplamak üzere bir deniz subayı ve birkaç asker gelir. Mayınlar uzmanlar ve Marmarisli sünger avcılarınca sahile çıkarılır. ''Uçaklar görmesin'' diye üzerleri ağaç dalları ile örtülür. Mayınları taşımak için "lök" denilen develer bulunur. Ancak mayınlar develere nasıl yüklenecektir?

Çözümü Marmarisli balıkçılar bulur. Mayınların tepesine halattan bir simit yapılır. Bir de altına aynısından yapılar. Aşağıdaki simitle yukarıdakini birbirine bağlarlar. Böylece patlama riskini önleyip, develere yüklerler.

Mayın kervanı uzun bir yolculukla Gökova''ya gelir. Arabalara yüklenir, Aydın''a götürülür, oradan trene yüklenir ve İstanbul''un yolunu tutar. Doğru Haydarpaşa. Haydarpaşa''dan mayın gemisine yüklenir, kontrol edilir, rota Çanakkale''ye çevrilir. O mayınların öyküsü aslında daha yeni başlar.

İngiltere Deniz Bakanı Winston Churchill''in dediği gibi; "Ne Batı cephesindeki Alman topu, ne de onların dahiyane planları bize o kadar tesir etmez. Nispetine göre en etkili şey neydi bilir misiniz; Türklerin Çanakkale Boğazı''na attıkları ve demir bir tel üzerinde sallanan 26 adet mayın. Bu, bize yüz binlere mal oldu."

Winston Churchill''in şikayet ettiği bu mayınları döşeyen gemi bilindiği gibi Nusret mayın gemisidir. 17 Mart günü Nusret, müttefik savaş gemileri Boğaz''a girmek için beklerken, mayınlarını serin sulara çoktan bırakmıştır. Ancak akşama doğru bir uçak geçer Boğaz''ın üstünden. Bu uçak "Ertuğrul" isimli bir Türk keşif uçağıdır. Uçakta iki kişi vardır. Pilot Yüzbaşı Cemal Bey ve yanında yer alan Makinist Mehmet Bey. Çok önemli bir tespit yaparlar. Boğaz''a döşenen mayınlar yoktur.. Boğaz temizdir. Müttefik mayın tarama gemileri dökülen mayınları temizlemiştir.

Hemen harekete geçilir ve Nusret gece yarısı ikinci defa Boğaz''a sessizce süzülür ve yirmi altı kadar mayını sulara bırakır. İşte Boğaz''a giren İngiliz ve Fransız zırhlılarını birer alev topuna dönüştürüp Çanakkale Boğazı''nın serin sularına gönderen mayınlar Marmaris''ten gelen mayınlardır ve ordunun elindeki son mayınlardır. Bunca eziyet ve emek yerini bulmuş, Marmaris''e bir Fransız gemisinden dökülen o mayınlar dönüp dolaşıp Çanakkale Boğazı''na giren başta Fransız olmak üzere İngiliz zırhlılarını onlara mezar etmiştir..

Bu keşfi yapan uçak, Kaz Dağları''nda düşüp hurdaya dönen ama Pilot Cemal ve Yardımcısı Mehmet Bey tarafından büyük bir gayretle onarılıp hurdadan uçar hale getirilen ve onların koyduğu isimle "Ertuğrul" adını alan iki kişilik bir pırpırdır. Onlar, mayınların temizlendiğini görmeselerdi savaşın kaderi çok farklı olacaktı. Pilot Cemal Bey ve Mehmet Bey''e rahmet ve minnet dualarımız ulaşsın. Mehmet Bey''in asıl adı Vahran Bey''dir. Ermeni asılı bir Osmanlı vatandaşıdır.

Çanakkale Savaşı sonuç itibarıyla Osmanlıyı kurtaramadı. Ancak emperyalizm ilk yenilgisini, orada tattı. Bize Mustafa Kemal Paşa''yı ve Kurtuluş Savaşı''nın kumanda kadrosunu hediye etti. Tüm dünya Mustafa Kemal''in bir askerî deha olduğunu orada fark etti.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları