Tarihe ışık tutan 'restorasyon'

Sevgili okuyucularım bugün sizi tarihin sayfalarında bir yolculuğa çıkarmak istiyorum. Bu yolculukta tarihî yarımadada fetihten sonra kiliseden camiye çevrilen camilerden birini yazımızın konusu olarak aldım. İstanbul''un Ayvansaray semtinde bulunan Atik Mustafa Paşa Camii (Cabir Camii) veya Kristos Pantepoptes Kilisesi, İstanbul''un Ayvansaray semtinde kiliseden camiye çevrilmiş bir dinî yapıdır. Orta Bizans döneminden kalma yapının eski ismi "Kristos Pantepoptes"tir. Fetih''ten önce Konstantinopolis''te yapılar plan tipi olarak ya "Serbest Haç" plan tipi, ya da "Kapalı (kare içerisinde) Haç" plan tipiyle inşa edilmekteydi. Kristos Pantepoptes''in plan tipi ise kare içinde haç planı olarak isimlendirilen plan tipidir.

Yapının tarihi hakkında birtakım söylentiler mevcuttur Bunlardan birisi; Halifenin bayraktarlığını yapmış olan Cabir''in yine bir fetih için Konstantinopolis''e geldiği, fetih sırasında öldüğü ve buraya gömüldüğü söylentisidir.

İstanbul''un fethi sırasında ne durumda olduğu bilinmeyen kilise II. Beyazıt döneminde camiye çevrildi. Caminin içinde Doğu Roma dönemine ait hiçbir bezeme yoktur. 1957''de Amerikan Bizans Enstitüsü tarafından binanın güney cephesinde, badana tabakasının altında bulunan fresklerin, Ayios Kosmas, Hagios Damianos ve baş melek Mikhael''e ait oldukları tespit edildi.

Kristos Pantepoptes Kilisesi olarak 1059''da inşa edilen ve Sadrazam Koca Mustafa Paşa tarafından camiye dönüştürülen yapıda, Bizans mimarisine ait çini, mermer ve sütunların yanı sıra cehennem tasvirlerinin yer aldığı freskler olduğu biliniyordu.

Camide başlatılan restorasyonla bütün bunlar bir bir ortaya çıktı. Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğünce Atik Mustafa Paşa Camii''nde süren restorasyon çalışmalarında birçok tasvir ve bulguya rastlandı.

Yerli ve yabancı turistlerin ziyaret noktaları arasında yer alan cami, Sahabe Cabir bin Abdullah''ın makamının olması sebebiyle halk arasında Hazreti Cabir Cami adıyla da biliniyordu.

Kristos Pantepoptes Kilisesi olarak 1059''da inşa edilen ve Sadrazam Koca Mustafa Paşa tarafından camiye dönüştürülen yapının restorasyon sürecinde, Bizans mimarisine ait çini, mermer ve sütunların yanı sıra cehennem tasvirlerinin yer aldığı freskler keşfedildi.

Sanat tarihçisi Hayri Fehmi Yılmaz, bu konuda yaptığı açıklamada, yapıdaki restorasyon çalışmasının 2021''de başladığını belirterek, "Hiç şüphesiz yapının birçok evresi ve katmanı olduğunu biliyorduk. Hem Bizans hem de Osmanlı devrinde çok büyük özenle korunduğunu biliyoruz. İlk kez birçok veriyi bu restorasyon çalışmaları sürecinde elde ettik" dedi.

Yapının içi, bir metre kadar toprakla doldurulduğu için o katmanda kazı yapıldığına vurgu yapan Yılmaz, bu sayede Bizans devrinin özgün kotuna inildiğini ve zeminde zengin bir döşeme mozaiğiyle karşılaşıldığını söyledi.

Yılmaz, Bizans devri bezemesiyle ilgili çok fazla bilgi veren yapıya ilişkin, şunları kaydetti:

"Bir kere anladık ki renkli mermer levhalar yapıda kullanılıyormuş. Bunlar daha sonraki evrede ama Bizans döneminde yapıdan sökülerek çıkarılmış. Bu veri ilk kez elde edildiği için çok önemlidir. O sökülen mermer levhaların yerine mermer taklidi freskolar yapılmış. Bazı yerlerde de dini konulu tasvirler hazırlanmış. Tasvirler özellikle batı cephesinde çok dikkat çekici, bunlar muhtemelen bir cehennem tasviri. Zaten Bizans kiliselerinde iç mekanda böyle bir tasvir hazırlamak adettir. Kıyametin kopmasının ardından cennet ve cehennem ehlinin halini tasvir eden sahneler bulunuyor. Burada bir bölüm korunabilmiş. Orada da bazı büyük günahların tasvirleri gösteriliyor. Bunlar diğerlerine göre mütevazı örnekler. Teknik açıdan belki daha zayıf ama İstanbul''un kültür tarihi açısından şüphesiz çok önemli ve İstanbul''da ilk kez ortaya çıkıyor."

Bulguların sanat tarihi araştırmalarına çok büyük katkısı olacağını aktaran Yılmaz, restorasyonun tamamlanmasıyla ortaya çıkarılan eserlerin zemine yapılacak cam döşeme yöntemiyle sergilenebileceğini sözlerine ekledi.

Restoratör Hüseyin Baş da kazıdan freskler çıktığında işe dahil olduklarına işaret ederek, "Belgeleme aşamasından sonra temizlik ve koruma çalışmalarına başladık. Temizlik aşamasından sonra desenler ve renkler daha iyi meydana çıktı. Bunları yaparken orijinal doku ve boyayı koruduk" diye konuştu.

Freskli sıvaların ana taşıyıcı duvardan ayrılan bölümlerine de işlem yapıldığını söyleyen Baş, restorasyon çalışmalarının hassasiyet ve özen gerektirdiğini, bütün çalışmaların mevcut sıvayı korumak ve geleceğe aktarmak için yapıldığının altını çizdi.

İnşaat Yüksek Mühendisi Alper Koyutürk ise Vakıflar Genel Müdürlüğü bünyesinde restore edilen yapının statiğini güçlendirmek amacıyla da çalışma yapıldığını ifade ederek, şu bilgileri verdi:

"Restorasyona son yıllarda yapılan çimentolu sıvaların sökümüyle başladık. Yapının beden duvarlarında ve kubbelerinde çok derin çatlaklar olduğunu gördük. Bilim Kurulu''yla yaptığımız istişareler sonucunda, yapının mevcut haliyle olası İstanbul depreminde çok büyük hasarlar alacağını ve yıkılacağını tespit ettik. Bu sebeple statik öneriler tablosu oluşturarak beden duvarları ve kubbelere hidrolik kireç harçlı enjeksiyon imalatı yapacağız. Bu işlemle taşıma kapasitesi artacak. Dört beden duvarına da paslanmaz gergi sistemi yapacağız."

Bu arada caminin bakım-onarım, restorasyon, konservasyon ve ihtiyaç duyulan yerlerde güçlendirme çalışmaları da tamamlandı. Çalışmalar sırasında üç boyutlu modeli oluşturulan caminin, deprem sırasında ana kubbesinin yıkılmasını engellemek için, karbon filelerle güçlendirme uygulaması da yapıldı. Caminin 4 duvarı ise, Osmanlı döneminden bugüne geleneksel bir yöntem olarak kullanınan ''gergi'' sistemiyle bütün haline getirildi. Bu yöntemle duvarlar birbirine bağlanarak, deprem sırasında caminin yıkılmasının önlenmesi planlanıyor. Vakıflar Genel Müdürlüğü yetkilileri, çalışmalarda kullanılan ''Tarihi Horasan Harcı''nın ise; tuğla kırığı, taş tozu ve kaymak kireçten oluşan bir yapı malzemesi olduğunu, güçlendirme tekniği olarak değil, yapının özgünlüğünü korumak için kullanıldığını ifade etti.

 

 

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları