Sporda centilmenliğin yaşandığı o güzel yılar

Türkiye''de "Spor" denince ilk akla "Futbol" gelir. "Futbol" denince de bizde; genç olsun, yaşlı olsun erkek olsun televizyonda günün önemli maçı hangi kanaldaysa oraya adeta kilitlenir. Bu kimi hanımın işine gelir, ses çıkarmaz; kimi hanım için ise, kavganın başlaması için bulunmaz bir fırsattır!...

Zaman zaman maçlarda tansiyon yükselir, seyirciler küfür-kafir gider. TV kanalı bu küfürlerin duyulmaması için sesini kısar.

Futbolda gün geçtikçe şiddet artar oldu. Eskilerde rakip takımların seyircileri yan yana otururdu. Kadın-erkek, çoluk-çocuk gezmeye gider gibi maça giderdi. Şimdilerde protokol locasında birkaç futbolcunun eşleri ve kız arkadaşları ancak boy gösteriyor. Gerisi ağza alınmayacak hakaretlerin yanı sıra korumalar arasından koşarak gelen uçan tekmeler geliyor. Sahada da centilmence mücadele eden iki takım yerine, adeta iki düşman grup!...  

Sahalarda centilmence davranışları çok özler olduk. Gelin eskilerde yaşanmış bir centilmenlik olayını hatırlayalım:

1975-76 sezonu. Mithatpaşa Stadında Fenerbahçe- Beşiktaş derbisi oynuyor.

Dakika 53… 19 yaşındaki Fenerbahçeli Engin Verel sakatlanıyor. Acısından gözyaşlarını tutamıyor. 26 yaşındaki Beşiktaş kalecisi Rasim Kara, Engin''i kucaklayıp, bir taraftan da teselli ederek saha kenarına götürüyor… Hürriyet Gazetesi muhabiri Doğan Şenyurt bu durumu fotoğraflamayı başarıyor. Ertesi sabah da bu olay fotoğraf, Hürriyet Gazetesi''nin spor sayfasını süslüyor. 

Hürriyet Gazetesi aralarında geçen konuşmayı da kaydetmiş. Gelin buna da kulak kabartalım:

Rasim Kara: Oğlum sakın kıpırdama!... Bacağını oynatma, ben bilirim bunun acısını .

Engin Verel:  Rasim abi, maçın daha ortası hapı yuttum ben!... Ölücem acıdan abi!... Bi de yenerseniz bizi... Ne kadar keserler beni?

Rasim Kara: Lan oğlum bırak maçı, kim yenerse yensin. Maçın sonucuna başlatcan şimdi… Kimin yendiğini boş ver. Evladım , sen gençliğine, sağlığına bak. 3 - 4 ay yatıcan tabi, baytar gibi bir doktora düşmezsen!....

Engin Verel: Rasim abi ölüyorum ben. Sen bi şey yapsan.

Rasim Kara: (nefes nefese) Lan sus oğlum. Zaten gülle gibisin, sarıl boynuma salma kendini. Ben doktor muyum deli oğlan. Şimdi buz koyup seni hastaneye atarlar. Yemin ederim maçtan sonra gelicem yanına.

Engin Verel: Rasim abi gel lütfen, beni yalnız bırakma!...

Rasim Kara , Engin Vereli saha dışına bıraktığında Engi''nin , Rasim Karaya "Hakkını helal et abi " dediğini , Rasimin de Fenerbahçe doktoruna "Bağları koptu, ambulansı çağır!... Bırak spreyi falan!..." dediği duyulur.

İşte size geçmişten bir centilmenlik örneği…

Engin Verel, sahalardan bir süre uzak kalır. Ancak Rasim Kara''nın koşa koşa gelip, Engin''in baldırına soğutucu sprey sıkmaya çalışan doktoru itip Engini kucaklayıp, kenara koşması çabuk unutulacak birhaberdir.

Önemli olan skor değildir.  Rasim''in, durumun önemini kavrayıp, Engin''in hastaneye biran önce götürülmesi için çaba sarf etmesi önemlidir.

Şimdi eminim bu haberi okuyunca ne renk aşkı, ne de skor heyecanı kalır. Bir anda "spor ahlakı" ön plana çıkar.  Bir yanda Rasim Kara''nın yaptığı ağabeyliği, bir başka yanda da takım arkadaşları varken Engin''in, Rasim Kara''ya olan güven duygusudur. Uçan tekmeler yerine böyle görüntüleri o kadar özlemişiz ki... Ne diyelim , yaşasın spor ahlakı, yaşasın insan sevgisi, yaşasın takımların ve oyuncuların kardeşliği...

Böyle dostluk anıları , rakip seyircilerin yan yana oturacağı, kadın çoluk-çöcuk maç izleyeceği, böylece de evlere huzur getireceği günler umuduyla,...

 

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları