Kırmızı ibikli küçük tavuk!

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Birleşik Krallık (İngiltere)''da ilkokul çocuklarına anlatılan bir halk masalı vardır. Aslında "Kırmızı İbikli Küçük Tavuk" denen bu masal Rusya''dan buralara taşınmıştır.

Hatta çoğunuzun da bildiği gibi aynı adla bir de çocuk kitabı vardır. Gelin bu masalı hep birlikte okuyalım:

Kırmızı ibikli küçük tavuk, gezinirken bir buğday tanesi bulur. O buğdayı tarlaya ekebilmek için çiftlikteki öbür hayvanlardan yardım ister. Hiçbiri kırmızı ibikli küçük tavuğa yardım etmez. Kırmızı ibikli küçük tavuk mecburen kendisi eker. Büyütür, hasat eder, değirmene taşır, un yapar neticede ekmek yapar.

Mis gibi ekmek kokusu etrafa yayılır. Kırmızı ibikli küçük tavuk; çevresindekilere "Beraber yiyelim mi?" diye sorar. Bu teklif üzerine ona yardım etmek istemeyen öbür hayvanların ağzı sulanır; "Eveeet yiyelim" derler. Kırmızı ibikli küçük tavuk acı acı gülümser; "Yok öyle yağma!..." der, hiçbirine bir lokma bile vermez. Bu masalı okuyan Amerikalı, İngiliz ve Rus çocuklar bundan ders çıkarırlar.

Çalışmayana, üretmeyene, karnını doyurmak için başkasından medet umana bu dünyada ekmek olmadığını kavrarlar. Herkes çocuk değil tabii. Büyüklerin de okuması için bu masalın bir de başka versiyonu yazılmış.

Küreselleşme karşıtı aktivistler tarafından revize edilmiş, UNICEF''in sitesinde yayınlanmış. Büyükler ve yöneticiler de anlasın diye!

Kırmızı ibikli küçük tavuk, gezinirken buğday tanesi bulur. O buğdayı tarlaya ekebilmek için çiftlikteki öbür hayvanlardan yardım ister.

Ördek; "Sen buğdayı boş ver, sana kahve tohumu satayım. Onu ek, bundan acayip para kazanırsın. Kazandığın parayla istediğin kadar buğday alırsın" der.

Domuz; "Sen buğday yerine kahve ek. Nasıl satarım diye merak etme. Ben senin adına pazarlarım" diye seslenir.

Fare; "Buğdayla uğraşma, kahve ekebilmen için istediğin kadar borç vereyim. Kazanıp,  ufak ufak ödersin" diye akıl verir.

Kırmızı ibikli küçük tavuğun aklına yatar; "Kahve üretiminden anlamam ki, nasıl büyür?" diye sorar.

Ördek; "Sana gübre satayım, çok çabuk büyür" der.

Domuz; "Böceklerden korumak için ilaç satayım" diye seslenir.

Fare, gene finansal açıdan yaklaşır; "Gübre ve ilaç alabilmen için sana istediğin kadar borç vereyim. Ufak ufak ödersin" diye akıl verir. Neticede hasat vakti gelir. Tavuk; "Şimdi ben ne yapacağım bu kahveyi?" diye sorar.

Ördek; "Paketlemek için benim fabrikaya getirebilirsin" diye akıl verir.

Domuz; "Kusura bakma, herkes kahve ekti. Fiyatlar acayip düştü, senin kahve beş para etmez!.." diye seslenir.

Fare ise; "Borcunu öde artık!" der. Kırmızı ibikli küçük tavuk, elindeki-avucundakini kaptırdığım fark edince; "Aç kaldım, ekmek verecek yok mu?" diye ağlar.

Bunun üzerine ördek; "Ekmek kolay da, alacak paran var mı?" diye sorar.

Domuz; "Herkes kahve ekti, buğday karaborsaya düştü. Kusura bakma istersen ekmek yapman için sana ithal buğday tohumu satayım" der.

Fare ise avukatıyla gelir; "Borcuna karşılık tarlanı haczetmek zorundayım. Uslu tavuk olursan artık benim olan tarlamda yevmiyeyle çalışıp buğday yetiştirmene izin veririm" diye akıl verir.

Şimdilerde maalesef kırmızı ibikli küçük tavuk, eskiden kendisine ait olan tarlada ırgat olarak çalışıyormuş. Yevmiyeyi almaya gittiğinde ördek, domuz ve farenin aslında senelerdir aynı şirketin ortağı olduklarını öğrenmiş.

Aman dikkat!.. Dünyanın en bereketli topraklarına sahip olan, kendi kendine yeten, aynı anda dört mevsimi yaşayan toprakları bulunan ülkeleri bile gün olur, kırmızı ibikli küçük tavuğa çeviriverirler...

 

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları