Kirli Gerçekçiliğin garip temsilcisi

Size bugün "Kirli Gerçekçilik" akımının önde gelen ismini Charles Bukowski''yi tanıtacağım. Bundaki amacım aile ve toplumsal baskının bir bireyi nasıl uçuruma götürdüğünün en canlı örneği olmasıdır.

Charles Bukowski asıl adı Heinrich Karl Bukowski olan Amerikalı bir yazar ve şairdir. Yapıtlarında bazen Henry Chinaski ismini de kullandı. Hayatının çoğunu ABD''nin Los Angeles şehrinde geçirdi.

Eserlerinde genellikle toplum dışı insanlar ile depresyonu konu alması ve alkolizme yatkın bir hayat tarzını anlatmasıyla ünlendi. Aslında bu anlattıkları tam da kendisiydi. Kendisinin bu hayatı yaşaması dolayısıyla eserlerinde bir hayli başarılı oldu. Bukowski''nin yazılarında kendi hayatını yazıp yazmadığı hep tartışma konusu oldu. Hayranlarının bir kısmı bunları kurguladığını, çoğunluğu ise yaşamadan bu tip kurguları yapmasının mümkün olmayacağını ve o karakterde bir insanın bu hayatı sürmesinin zaten doğal olduğu görüşünü savundu. Eleştirmenler de bu konuda fikir birliğine varmıştı.

Birinci Dünya Savaşı''nın sonlarında Almanya''ya askerî hizmet nedeniyle gelen Polonya asıllı Amerikan bir babanın ve terzilikle uğraşan Alman bir annenin çocuğu olan Charles Bukowski, 1920 yılında Andernach, Almanya''da doğdu. 2 yaşındayken Los Angeles''a taşındılar. ABD''de patlayan "Büyük Buhran" diye adlandırılan 1929 ekonomik krizinde Bukowski''nin babası işsiz kaldı. Hıncını oğlu Bukowski''den aldı. Çocuğa sürekli şiddet uyguladı. Genelde sessiz bir çocuk olan ve bu özelliğiyle dikkat çeken Bukowski, bazen çıldırma noktasına geliyor, kendinden hiç beklenmedik kabadayılıklar yapıyordu. Bukowski, Los Angeles Lisesi''nden mezun olduktan sonra sanat, gazetecilik ve edebiyat dersleri aldığı Los Angeles Şehir Üniversitesi''nde bir yıl okudu.

Yazmaya başladığı günden itibaren yazılarını yayımlanması için dergilere gönderen Bukowski''nin yazıları hep geri çevrildi. Ancak 24 yaşındayken "Uzun Bir İade Fişinin Adından (Aftermath of a Lenghty Rejection Slip)" isimli kısa öyküsü yayımlandı. İki yıl sonra bir başka kısa öyküsü olan "Kasseldown''da 20 Tank (20 Tanks From Kasseldown)" isimli eseri yayımlandı. Bukowski yayıncılardan aradığını bulamayınca hayal kırıklığına uğradı. Bunu üzerine 10 yıla yakın yazmayı bıraktı. Hayatının bu bölümünü ABD''yi gezerek çeşitli işlerde kısa vadeli çalışarak ve ucuz pansiyonlarda kalarak tam bir pejmürde hayat geçirdi. Bukowski daha sonra bu yıllarını "Bilgi (Factotum)" isimli kitabında da anlatmıştır. Bu dönemdeki işlerinin kısa vadeli olmasının nedeni de düzen tanımaz kişiliği ve alkol bağımlılığıydı. Bukowski babasına olan nefretini onun aksine bir hayat yaşayarak göstermiş ve bir yazısında da bu yüzden bir hiç olmayı seçtiğini söylemiştir. O babasının aksine olduğu gibi görünen ve bir şey olmamayı hedefleyen birisi olarak kazandığı paraya önem vermiyor ve barlarda günü birlik bir hayat sürüyordu. Zengin Amerikalı kadınlarla ilişkiye girdiği dönemlerde onlara kaba dahi davransa etkiliyor, onların evlerinde yaşamaya başlıyor, ama bir türlü o hayata adapte olamayarak eski hayatına geri dönüyordu ki 1969''da da bunu, aç kalmayı seçtiğini söyleyerek adeta bunu ispat etmiş oluyordu. Ayrıca ömrünün çoğu denilebilecek kısmını da hipodromlarda geçirdi. Bundan da yazılarında sık sık söz etti. 1950''lerin başında Bukowski, iki yıldan az bir süre ABD Posta İdaresi''nde posta kuryesi olarak çalıştı. 1955''te ölümün ucundan döndüğü alkol komasından dolayı hastaneye kaldırıldı. Taburcu olduktan sonra bir daktilo satın aldı ve şiir yazmaya başladı. 1957''de Barbara Fry ile evlendi, fakat fazla uzun sürmedi. 1959''da boşandılar. Bukowski, şiir yazmaya ve içki içmeye devam etti. Sonra da Los Angeles''taki postaneye geri döndü. 1965''te hiç evlenmediği Francis Smith''ten bir kızı oldu. 1969''da Black Sparrow Yayınevi''nden ömür boyu 100 dolar maaş teklifini alınca postaneden ayrıldı. Bir mektubunda şöyle bir açıklaması vardı "İki koşuldan birini seçmek zorundaydım: Posta ofisinde kalıp delirmek ya da yazmaya oynayıp açlıktan ölmek. Ben aç kalmayı seçtim." Posta ofisini bırakalı bir ay olmadan "Postane" ismindeki ilk romanını bitirdi. 1976''da Bukowski, Linda King ile tanıştı. İki yıl sonra birlikte Los Angeles''ta bir liman şehri olan San Pedro''ya taşındılar. Bukowski ve Beighle 1985''te evlendiler.

Bukowski, "Hamur (Pulp)" romanını henüz bitirdikten sonra 9 Mart 1994''te 73 yaşındayken omurilikten yayılan lösemi sebebiyle San Pedro, Kaliforniya''da öldü.

Bu tip bir hayat yaşadığı için birçok kez tutuklanmış, dayak yemiş olan Bukowski hayatı, özgün dili ve tarzı ile Amerika''nın öteki yüzünü göstererek edebiyata damgasını vurdu. Türkiye''de ise ilk kez Sokak Dergisi''nde çıkan öyküleri ile tanındı.

1987''de yayınlanan "Bar Kuşu (Barfly)" Bukowski tarafından yazılan ve Mickey Rourke''nin Bukowski''yi temsil eden Henry Chinaski ve Faye Dunaway''in sevgilisi Wanda Wilcox olarak oynadığı yarı otobiyografik bir filmdir. Filmin senaryosunu Bukowski yazmış, senaryo onay almıştır. Bukowski kısa bir sahnede bir barın patronu olarak filmde görünür. Bukowski başlarda filmin kahramanı olan Henry Chinaski''yi Sean Penn''in oynamasını istedi. Buna karşılık Penn de filmi Dennis Hopper''ın yönetmesinde ısrar edince, Bukowski Penn''den vazgeçti. Filmde Mickey Rourke, Bukowski''nin takındığı alkolik şair karakterini o denli başarılı oynamıştır ki, Bukowski''nin The New York Post''ta çıkan ölüm haberinde Mickey Rourke''nin canlandırdığı karakterin fotoğrafı basıldı. Bukowski''nin şiir ve öykülerinden oluşan toplam 45 kitap bulunmaktadır.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları