Dostoyevski, idam sehpasından nasıl döndü?

Değerli okuyucularım, hepimizin bildiği dünyaca ünlü Rus roman yazarı Dostoyeski''nin yaşamında pek bilinmeyen bir öyküsünü anlatmak istiyorum. Fyodor Mihayloviç Dostoyevski, Mihail ve Mariya Dostoyevski''nin oğlu olarak 11 Kasım 1821''de Moskova''da doğdu. Altı çocuklu ailenin ikinci çocuğuydu. Babası Mihail, askeri cerrahlıktan emekli olduktan sonra Mariinskiy Hastanesi''nde yoksullara hizmet etmeye başladı. Hastane, Moskova''nın en kötü yerlerinden birinde bulunuyordu. Dostoyevski de bu hastanede doğdu. Mihail, alkole bağımlıydı ve evini sıkı disiplin ile yönetiyordu. Çok kolay sinirlenebiliyordu. Dostoyevski''nin annesi Mariya ise bir tüccar kızıydı. Çocukluğu sarhoş bir baba ve hasta bir anne arasında geçti.

Babasının çalıştığı huzurevi hastanelerinde bulunan hastalar ile vakit geçirmeyi ve onların hikâyelerini dinlemeyi çok seven Dostoyevski, ilköğrenimini Moskova''da yaptı. Annesi tüberküloz hastalığı yüzünden öldüğü zaman, sert disipliniyle tanınan Petersburg Mühendis Okulu''na gönderildi. Arkadaşlarının, sinirli ve aşırı duyarlı bir yapıya sahip olduğu için "Ateş Fedya" lakabını verdikleri Dostoyevski, Petersburg''da zamanını kitap okuyarak, düşüncelere dalarak ya da kardeşi Mihail ile söyleşerek geçirdi. Babasının 1839''daki ani ölümünü burada öğrendi.

Eşinin ölümünden sonra kendisini içkiye daha çok veren babası Mihail bu olayın ardından sahibi olduğu toprağa çekilmişti. Mihail''in ölümünün sebebi tam olarak bilinmiyor. İddialardan biri, eşinin ölümünden sonra toprağına çekilen Mihail''in buradaki köylülere çok kötü davrandığı ve onun kötülüklerine katlanamayan köy halkının en sonunda onu öldürdüğüdür. Bir başka iddia da Mihail''in tamamen doğal sebeplerden öldüğüdür. Babasının ölümünü Petersburg''da haber alan Dostoyevski, onun ölümünü istediği düşüncesi yüzünden depresyona girdi. Sara nöbetlerinin ilkini hayatının bu evresinde geçirmeye başladı. Petersburg Mühendis Okulu''ndaki öğrenimini başarıyla bitirerek, asteğmen rütbesiyle Petersburg''daki İstihkâm Müdürlüğü''nde göreve verildi. Ancak bu görevi bir yıl sürdürebildi. Askerlikten nefret eden Dostoyevski görevinden istifa ederek yazarlığa başladı.

Ordudan ayrıldıktan sonra edebiyata yönelen Dostoyevski, ilk kitabı İnsancıklar''ı 1846 yılında yayımladı. Bu eserinin ardından yazdığı kitaplarla beklediği başarıya ulaşamayan Dostoyevski''nin umudu kırıldı ve politikayla ilgilenmeye başladı. Genç liberallerin (Tetrashevski) grubuna girdi.

1849 yılında Çar''ın baskı döneminde, arkadaşlarıyla bir sohbet grubu kurmuştu. İhbar üzerine tutuklandı. 28 yaşında idam isteğiyle yargılandı. Mahkemenin sonucunu beklediği gece hücresinden alındı. Ölüm kararı yüzüne karşı okundu. Papaz günah çıkarttırdı. Gözleri kapalı olarak bir direğe bağlanıp, müfreze karşısına geçirildi.

"Ateş" emrini beklerken gerçek karar bildirildi kendisine... Aslında mahkeme 8 yıl hapis vermiş, Çar bunu 4 yıl kürek cezasına indirmişti. Ancak ona ''ders olsun'' diye böyle bir gösteri planlanmıştı.

Böylece "ölüm"le tanıştı; oysa bu sefil oyunda asıl keşfettiği şey, "yaşam"dı.

Stefan Zweig''a göre 4 yıl sonra yaralı parmaklarından zincirleri çıkardıkları zaman sağlığı bozulmuş, şöhreti uçup gitmişti, ama kırık dökük bedeninden her zamankinden daha parlak fışkıran tek bir şey vardı: Yaşama sevinci.

Cezasını çekmesi için Sibirya''da bulunan Omsk Cezaevi''ne gönderildi. Omsk Kalesi''ndeyken suç ve ceza kavramları ile en yoğun şekilde burada tanıştı. Kürek mahkûmu olduğu süre içinde, kolları damgalandı, kafası tıraş edildi ve taş kırdı. Sara nöbetleri yüzünden birçok kere hastaneye kaldırıldı. Burada geçirdiği yıllar mahkûmlardaki gönül zenginliğini keşfetmesine olanak sağladı.

Cezasını çektiği dört yılın ardından er rütbesi ile hizmete verildi. Subaylığa kadar yükseldi. 1857 yılında Mariya Dmitriyevna İsayeva ile evlendi. Beş yıl boyunca görev yapan Dostoyevski, 1859 yılında özgür bırakıldı ve Petersburg''a yerleşti.

Petersburg''a döndükten sonra Ezilenler (1861) ve Ölüler Evinden Anılar (1862) adlı eserlerini yazdı. Kardeşiyle birlikte iki dergi çıkardı. 1862''de, arzuladığı Avrupa seyahatini gerçekleştirdi. Sara nöbetleri ve kumar bağımlılığı yüzünden maddi açıdan darlığa düştü. Bu dönemde Yeraltından Notlar (1864), Suç ve Ceza (1866), Kumarbaz (1866), Budala (1868), Ebedi Koca (1870) ve Ecinniler (1872) gibi eserleri yazdı. Eşinin ölümünden sonra sekreteriyle evlendi. Yeniden borçlandı ve kumarhanelerde gezmeye başladı. Kızının ölümünün ardından büyük bir sarsıntı geçirdi. Delikanlı (1875), Bir Yazarın Günlüğü (1876) ve Karamazov Kardeşler (1879) adlı eserlerinde yazarlık hayatı boyunca konu edindiği temaları yeniden ele aldı. Karamazov Kardeşler adlı yapıtını üç yılda bitiren Dostoyevski, bir ciğer kanamasıyla yatağa düştü. Bu hastalıktan kurtulamayarak 28 Ocak 1881''de yaşamını yitirdi. Dostoyevski için 31 Ocak''ta yapılan cenaze töreninde yaklaşık otuz bin kişi tabutunun arkasından yürüdü. Dünya edebiyatını en çok etkileyen ve en çok okunan yazarlardan biri olan Dostoyevski''nin eserleri birçok 20. yüzyıl düşünürünün fikirlerini de derinden etkiledi.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları