Doğru söze kim inanır?

Sevgili okuyucularım bugün sizlere Abbasi Halifesi Harun Reşit zamanında yaşamış Behlül Dana lakaplı bir dervişten söz etmek istiyorum.

Behlül Dana olarak tanınan Ebû Vüheyb b. Amr b. el-Mugire el-Kûfî es-Sayrafî adlı kişinin kimliği hakkında pek bilgi yoktur. Harun Reşid''in kardeşi olduğu iddiaları da vardır. Çok gülen, güleç, hayır sahibi, iyi insan anlamındaki behlûllere ve meczuplara ait söz ve hikâyeler çoğunlukla ona bağlandığı gibi birtakım halk fıkraları da kendisine mal edilmiştir.

Rivayetler Behlül''ün aslen Kufeli olduğunu ve Bağdat''ta yaşadığını göstermektedir. Kaynakların verdiği bilgilere göre Behlül başlangıçta saf ve deli değildi. Sonradan ilahi cezbeye tutularak kendinden geçtiğine, bir daha kendine gelemediğine ve nefsinin tamamıyla silinip gittiğine inanılan Behlül''ün bundan sonraki hâl ve hareketleri oldukça gariptir. Yarı deli haline gelmesine rağmen sözleri nükteli ve iğneleyici, davranışları anlamlı ve uyarıcıdır. Hakkındaki menkıbelere göre mezarlarda ve harabelerde dolaşır, yalnızlığı sever, zaman zaman çocukların maskarası olur, onlar tarafından taşlanır, ama o bunları hep hoş karşılardı. Behlül''e atfedilen fıkra ve hikâyeler hem güldürücü hem düşündürücüdür. Bunlar içinde oldukça garip ve çocukça olanları yanında müstehcen olanlarına da rastlanır. Akıllı ve ağır başlı kimselerin söylemekten ve yapmaktan hayâ ettikleri sözler ve davranışlar genellikle ona mal edilmiştir.

Hakkındaki bilgilerin büyük bir kısmı menkıbe mahiyetindedir.

Bazı menkıbeler onu Hârûnürreşîd''in kardeşi, bazıları yeğeni, bazıları da nedimi olarak gösterir. Hârûnürreşîd''e gerçekleri hiç çekinmeden söylediği, hatalarını çeşitli biçimlerde yüzüne vurarak onu doğru yola getirmeye ve uyarmaya çalıştığı, bunun için de eline geçen fırsatları kaçırmadığı rivayet edilir. Behlül Dana diğer behlûller gibi gülmesi ve kahkahasıyla da meşhurdur. Sorulan sorulara ekseriya gülerek, bazan kahkaha atarak cevap verir, ancak bu alaycı tavırları genellikle bir uyarı ve öğüt anlamı taşırdı.

Behlûl tasavvufî eserlerde Allah âşığı bir sûfî ve velî olarak gösterilmiştir. Bazı fıkra ve şiirler dikkate alındığında onun bir velî olmaktan çok bir halk filozofu hüviyetine sahip olduğunu söylemek mümkündür. Behlül Dana''nın menkıbe ve fıkraları Arap ve İran edebiyatında olduğu gibi Türk halk edebiyatında da önemli bir yer tutar.

Evet şimdi Behlül Dana''ya atfedilen bir nüktesine göz atalım:

Behlül, bir gün yolda giderken kendini kovalayan müfrezelerden kaçan Abdurezzak isimli birisi ile karşılaşır. Abdurrezzak "Aman Behlül, bana yardım et kaçmam lâzım!" der. Behlül de sırtında taşıdığı boş çuvalı açar, "Gir içine" der. Abdurrezzak içine girince, vurur sırtına çuvalı yoluna devam eder.

Biraz sonra Abdurrezak''ı takip eden bir müfreze ile karşılaşır. Sorarlar: "Behlül! Abdurrezak''ı gördün mü?" O da "Gördüm, sırtımda" der. Ama onlar bu cevaba güler ve giderler.

Biraz sonra bir müfrezenin daha, "Behlül, Abdurrezzak''ı gördün mü?" sorusuna cevabı aynıdır: "Gördüm sırtımda." Olay üçüncü kez aynen tekrar eder...

Emniyetli bir yere gelince Behlül torbayı açar ve Abdurrezzak''ı sırtından indirir. Abdurrezzak: "Aman Behlül ne yaptın? Hem beni kurtarmaya söz verdin, hem de gammazladın" diye sitem eder...

Behlül gülümser ve cevabı çok manidardır: "Merak etme! Onlar doğruya hiç inanmazlar. Hele doğruyu söyleyene hiç inanmazlar!"

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları