Bursa'da modern Somuncu Baba'lar

Yetiş-Tim Derneği, Bursa''da yoksullara, kimsesizlere, aç yatanlara yardım eli uzatmak için kurulan bir dernek. Yüreğimizi burkan fakir - fukaraya, bir nefes vermek, bir umut olmak için çabalıyor. Dernek, amacını şöyle açıklıyor: "Yardım yaparken ırk, siyasi görüş, mezhep vs. gibi konulara bakmıyoruz. Zaten hiçbir siyasi ve cemaat bağlantımız da da yok. Derneğimizin tek hedefi muhtaçların yüzünü güldürmek ve dualarını alabilmek."

Temennimiz, her şehirde ve ilçede böyle bir derneğin olması. Aşağıdaki ilginç yazı, Yetiş-Tim Derneği''nin sitesinden alınmıştır:

"Bursa''nın en güzel kebapçısına gittim. ''Şöyle güzel bir yemek yiyeyim'' dedim. ''Getirin bakalım ne varsa…'' İşlerim çok şüküriyi, iyi deç kazanıyorum nasılsa. Ortaya karışık geldi. Künefem ise henüz pişmekteydi. O sırada üstü başı çok kirli bir abla gözüme ilişti. Saçları darmadağın olduğu için kız mı, erkek mi anlayamadığım bir çocuk ile bahçenin en kenarında oturmaktaydı.

Garson o masaya bir tabak çorba verdi. Ama sadece çocuk içmekteydi. ''Herhalde kadınınki mangalda pişiyordur'' dedim. Çorba bitti. Kadın ile çocuk kalkıp gitti. Künefemi yedim. Çayımı da içtim. Ama aklıma takıldı. Hemen mekanın sahibine seslendim:

''Ahmet abi bakar mısın?'' dedim. ''O kadın kimdi? Ne yedi, ne içti?'' Anlattı bana: ''Kağıt toplayarak geçinirler. Her iki günde bir defa bizim buraya gelirler. Hayrımız olsun dedik. Çorba verdik. İki yıldır çorbamızı içiyorlar. Ama iki tabak almıyorlar. Bir tabak içip gidiyorlar. Kalan ekmeği de poşete koyarlar.''

İçimden dedim ki: ''Hay senin hayrına!.. İnsan çorba mı koyar masalarına. At oradan köfte ve tavuk ızgaraya. Yedir kadına ve çocuğa. Bir işe yara...'' Aradan belki 1 ay geçti. Yine canım çekti. Gittim yine aynı yere. Kadın ve çocuk vallahi aklıma gelmiyor bile. Günlerden 9 Ekim. Dedim içeride yiyeyim de üşümeyeyim. Aaaaa aynı yerdeler. Yine gelmişler.

Garsona hemen dedim. ''Sakın çorba verme. Ben ne sipariş verdiysem aynısından götür onlara. Ama çorba verildi yine de. Sonra hemen masasına kebaplar geldi. Kadın itiraz edince, garson beni gösterdi. Abla da elini kalbine götürüp ''sağol abi'' dedi. Bir ara baktım garson topluyor ne varsa. Sonra paket yapmış getirdi kadına. Karnı tok galiba. Çıkıp gittiler az sonra. Doydum, vardım ben de arabamın yanına. Tam binerken abla yaklaştı yanıma.

Teşekkür etti, bir de ''İşin rast gitsin abi'' dedi. Kendisi 40''lı yaşlarda ben ise 33 daha. Ama abi'' diyor bana. ''Neden yemediniz abla?'' dedim. Merak etmiştim. Dedi ki: ''Evde küçüklerim var. Akşama hep beraber yeriz diye düşündüm.'' İçim acıdı valla. Ne fedakardı bu abla. Nedense ellerimi yıkamadan açmam ama. Yine de sırtındaki çuvalı attık arabamın bagajına.

Doğruca evine gittik. ''Kebapları soğutmayalım'' dedik. Evde bekleyen iki küçük kız vardı. Onlar da hem kebaplara, hem de araba ile gelen annesine şaşırıp kaldı. Eşi vefat eden ablamız mecbur kalmış, çalışmaya başlamış. Durumu görünce, 1 yıllık kirasını yolladım hesabımdan ev sahibine. Bir dünya şey aldım, alt sokaktaki marketten de. Artık abla kağıt toplamıyor. Çocuklarını okula yollayıp genelde yarım gün benim yanımda çalışıyor. Fazla fazla da maaş alıyor.

İnanmayacak belki kimse. Ama o günden sonra işlerim çoğaldı benim de. İyi ki çorbaya razı gelmemişim. O ablamıza ve çocuklarına kebap da söylemişim.

Adım A… Yaşım 33 daha. Doğru bir iş yapmak için geç mi kaldım acaba? Yine de sonsuz şükürler olsun bana bir ilki yaşatan Allah''a…"

Bir pazar günü AVM ışıklarında köşe kapmaca oynarken, dibimizde karanlığın yuttuğu çocuklar… Birbirimizi ezercesine doluştuğumuz marketlerden doldurduğumuz poşetleri taşıyamazken, dibimizde karanlıkta aç yatan çocuklar… En büyük ekranlı telefonlarımızın ve televizyonlarımızın karşısında oyalanırken, bir mum ışığı bile bulamayan çocuklar… Çilehanesinin yanında yaptırdığı ekmek fırınında somun pişirip sokak sokak dolaşarak ekmek dağıtan Somuncu Baba gibi Bursa''yı sokak sokak dolaşan ve hiçbir menfaat düşünmeden bu çocuklara yetişen Yetiş-Tim gönüllülerinden Allah razı olsun, diyelim.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları