Algı yönetimiyle bilinçaltına kayıt

1989 yılı... Türkiye ilk defa pizza dükkanlarıyla tanışır. Türkiye''ye birkaç dükkan açarak pazarın nabzını yoklayan ünlü marka aldığı sonuçla şoka girer. Bekledikleri gibi olmaz. Boğazına düşkün olduğu için pizzayı seveceğini düşündükleri Türk tüketicisi, pizzayı sevmez. Dükkanlar kapatılır. Geri dönülür.

1991 yılı. Murakami-Wolf-Swenson Productions''ın ürettiği bir çizgi film dünyada büyük ilgi görür. Yapımcı şirket Türkiye''deki bir özel kanala bu çizgi filmi teklif eder. Kanal şaşkındır, fiyat gerçekten olması gerekenin yüzde 10''udur. Özel kanal adeta kapandaki peynir gibi duran bu teklifi kaçırmaz. Yayınlamaya başlar. Çizgi film Türkiye''de de çok tutulur. Oyuncakları, rozetleri, kartpostalları, defterleri ve kitap kapları ile müthiş bir pazarlama da beraberinde gelir.

1994 yılına gelindiğinde çizgi film dizisi milyonlarca çocuğu ve genci etkisi altına almıştır. Bu çocuklar tuhaf bir biçimde annelerinden pizza pişirmesini istemeye başlar. Türk anneleri pizzayı nasıl yapacağını bilmez. Talep gitgide artar. Derken pizza zinciri, dükkanlarını yeniden aktif hale getirir, yeni dükkanlar açılır. Çocuğu yemek yemeyen anneler mecburen pizza sipariş ederler. Artık pizza yemek; liseli, üniversiteli gençler arasında bir itibar meselesi haline gelir.

Türk mutfağının alışılagelmiş lahmacunu, pidesi terk edilmiş, gençler gruplar halinde pizza dükkanlarına gider hale gelmiştir.

Şimdi o çocuklar büyüdü, çizgi filmi ilk izleyenler 30''larına geldi. İlk jenerasyon genç evli, yeni nesil aile oldu. Onlardan sonraki jenerasyon şimdilerde üniversite öğrencisi, ya yurtta ya da öğrenci evinde kalıyor. İlk jenerasyondaki evliler evde yemek pişirmek yerine sık sık şöyle diyor : "Pizza mı söylesek?" Bir sonraki jenerasyonun da yurt ve öğrenci evlerine neredeyse her akşam pizza sipariş ediyor.

İşte algılarımız böyle yönetiliyor. 20-30 yıllık stratejiler çiziliyor, uygulanıyor. Bizim eğlenceli diye izlediğimiz masum çizgi filmler, diziler, sinema filmleri birtakım fikirlerin beyinlerimize çok daha hızlı zerk edilmesini sağlayan katalizörlerden ibaret. Ve emin olun, bu bilinçaltı pazarlamacıları, bu algı sihirbazları bize sadece pizza yedirmiyor!…

Bu sadece bir örnekti. Her Amerikan filminde, markası belli bir bilgisayarın görünmesi bugünkü aynı bilgisayar çılgınlığının temeliydi. Her filmde sabah işe giderken elinde yine markası belli bir kahve ile koşturuyor olması bugün bir kahveye en az 70 lira ödüyor olmamızın nedeni. Ayağında ayakkabı olmadığı için pet şişe bağlayan Afrikalı gençlerin elinde içine su doldurulmuş kola kutularıyla gezmeleri ve bununla sınıf atladıklarını düşünmeleri de yıllardır kolanın yaptığı "mutluluk" reklamlarının sonucu. Gerçekte mutlu olmayanlar içtikleri içecekten mutluluk yaşamaya çalışıyor, başkaca da bir şey değil.

Biz belki hatırlamayız ama büyüklerimizin, babalarımızın hayranı olduğu Vahşi Batı (Western) filmlerindeki karizmatik kovboyu. O kovboyun ağzındaki sigarayı babalarımız bugün hâlâ bırakabilmiş değil. Etkiye bakar mısınız? İşte bu yüzden unutmayalım: Bize sunulan görüntülerin, ürün reklamlarının, aile yapımızı bozan film ve dizilerin yüzde 99''u bir amaca hizmet ediyor. Algı yönetimi ya da bilinçaltına kayıt operasyonu. Aradan zaman geçtikçe tüm bunlar hayatımızın içine birer birer girerek yaşamımızın bir parçası haline geliyor. Bu nedenle inanmadan, etkilenmeden, kendimizi kaptırmadan önce birkaç defa düşünmemiz gerekiyor.

Gerçi şimdilerde gençlerimiz, lahmacun ve çiğköfte dürümü de büyük bir zevkle tüketiyorlar. Hem de yanında ayranla... Öğrenci ya da esnaf lokantalarında hesaplı yemek, makarna çeşitleri tüketebilmekteler.

"Bütün uyuyanları uyandırmaya bir tek uyanık yeter" diyordu Malcolm X. Uyanık olmayana pizzayı da hamburgeri de yedirirler, kolayı da içirirler, mallarını da bir güzel satar üzerine bir de Amerikan sigarası yaktırırlar…

"Sonra da afiyet olsun!" derler.

 

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları