500 yıldır kuşların uğramadığı cami

İstanbul tarihî binalarıyla, eserleriyle dünyanın en güzel şehirlerinden biridir. Roma''dan Bizans''a oradan da Türklere miras kalan üç imparatorluk görmüş bu kadim şehirde birbirinden ilginç yapılar da bulunmaktadır. Onlardan biri de Şemsi Paşa Camii veya diğer adıyla Kuşkonmaz Camii. Üsküdar''ın Salacak tarafındaki sahilde bulunan cami İstanbul Boğazı''nın Marmara''ya açıldığı bir noktada bulunur. Karşı kıyıda da Galata Köprüsü ve Haliç uzanmaktadır.

Yaptıranı Vezir Şemsi Ahmed Paşa. İnşa tarihi 988 yani 1580. Mimarı Mimar Sinan''dır. Şemsi Paşa''nın Türbesi caminin sol yanında bitişiktir ve denize bakar. Cami ile medrese arasındaki avlu bölümünde bir su deşarj rögarı vardır. Bu Mimar Sinan''ın yaptığı eserlerin tümünde tek örnektir.

Cami denize yakın olduğu için lodoslu havalarda, avlu duvarını aşıp pencerelerden camiye giren deniz suyu bu rögar vasıtasıyla denize tahliye edilir.

Kesme taştan yapılan kare planlı caminin kubbesi sekiz yüzlü bir kasnağa oturmaktadır. Avlusunun iki kapısı olup, biri deniz tarafına, diğeri ise park yönüne açılmaktadır. Caminin minaresi esas yapısı üzerine ve köşeye oturtulmuştur.

Cami avlusu L planında olup avlu kapısından girişte solda görülmeye değer bir tarihî çeşme su haznesi bulunur. L şeklindeki hazirenin cami kıble duvarı ile avlu duvarı arasında 15 kadar tarihî kabir ve kabir taşları vardır. Bu kabirler son restorasyonda meydana çıktı. Ayrıca çıkarılan bazı tarihî mermer taş eşyalar duvarlara monte edilerek güzel bir görünüme kavuşturuldu. Caminin minaresi kesme taştan, tek şerefeli ve şerefe korkulukları mermer şebekelidir. Bu camiye ve minareye "Kuşkonmaz" denir. Boğaz''ın Marmara''ya açıldığı bir noktada olması, karşısında da Galata Köprüsü ve Haliç''in uzanması, dolayısıyla caminin bulunduğu noktayı, üç denize bakan ve bunların rüzgârlarını alan yer yapmaktadır. Hiçbir canlı insan dâhil, rüzgâra karşı kendi isteğiyle uzun zaman duramaz. Hele kuşlar ve diğer hayvanlar rüzgârı hiç sevmezler. Bilirler ki çok kalmaları durumunda hayatlarından olurlar. Böyle çok rüzgârlı bir yerdeki camiye de, elbette hiçbir kuş konmaz.

Cami tek kubbeli küçük bir mekândır. Tuvalet girişinde tarihî ve güzel su haznesi vardır. Harim girişi yanları açık antre şeklindedir. Harim kapısı üstünde mahfil vardır. Pencere üstü, kubbe ve duvar yazı kabartmalı tek örnektir.

Gelelim Kuşkonmaz Camii''nin buraya yapılmasının ilginç hikâyesine: Şemsi Paşa, Rumeli Beylerbeyi iken, Ayşe Hanım Sultan''la evlenir. Ayşe Sultan, Kanuni Sultan Süleyman''ın kızı Mihrimah Sultan''la dönemin Sadrazamı Damat Rüstem Paşa''nın kızıdır. Yani Ayşe Hanım Sultan, Kanuni Sultan Süleyman''ın torunudur. Şemsi Paşa, dolayısıyla saraya damat olmuştur.

Kanuni Sultan Süleyman ölüp, tahta II. Selim çıkınca Şemsi Paşa''nın bahtı da değişir. Vezirlik rütbesi alıp, Kubbealtı Veziri olur. Osmanlı tarihinin en önemli isimlerinden olan Sokullu Mehmed Paşa ölünce de, Sadrazam Şemsi Paşa olur. Ancak bu süre çok kısa sürer, 6 aydan biraz fazla Sadrazam koltuğuna otururken 28 Nisan 1580''de hayatını kaybeder.

Şemsi Paşa, hayattayken kendi adına bir cami yaptırmak ister. Bunun için de en mahir kişiye, Mimar Sinan''a başvurur. İstekleri ise daha önce duyulmamış, çok ilginçtir. Şemsi Paşa, caminin üzerine hiçbir şekilde kuş konmasını istememektedir. Mimar Sinan da çalışmalarına dehasını kullanarak başlar. Kuzey ve güneyden gelen rüzgârların kesiştiği bir nokta bulur. Bu nokta Üsküdar''ın kıyısındadır. Böylelikle caminin yapılacağı yer belli olur.

Mimar Sinan, sadece rüzgârdan faydalanmaz dalgaları da kullanır. Kuzey ve güneyden gelen rüzgârların kesiştiği, dalgaların kıyıyı dövdüğü bir noktada çıkan titreşim seslerinden kuşların rahatsız olacağını düşünen Mimar Sinan, sahilin kıyısındaki yeri tespit etmiş ve böylelikle caminin yapımına başlamıştır.

Kendisi adına camiyi yaptıran Şemsi Paşa ne yazık ki eserinin son halini göremez. 1580''de ölen paşadan 1 yıl sonra cami ibadete açılır. Cenazesi de buraya gömülür. Tam 500 yıldır bu caminin üzerine de kuş konmaz.

Bir konuda daha dikkatinizi çekmek isterim; İstanbul''da bir Kuşkonmaz Camii daha vardır. Bu da Beyoğlu ilçesinde yer alan tarihî Handanağa Camii''dir. Hasköy semtinde, Haliç kıyısında yer alan cami, II. Mehmed dönemi ağalarından, Handan Ağa tarafından yaptırıldı. 1400''lü yıllarda yaptırılan caminin içi, 1500''lü yıllardan İznik çinileriyle süslendi; 1800''lü yıllarda ise mayolika çinileri eklendi. İlk yapıldığında alt katı kayıkhane olarak kullanılsa da, Haliç kıyılarının ıslahı sırasında, kıyının toprakla doldurulması nedeniyle kıyıdan uzaklaştı. Kayıkhane daha sonra ibadet mekânı olarak yapıya eklendi. Cami, 1700''lerde, 1800''lerde ve 1960''ta kapsamlı onarımlar geçirdi. Cami, kareye yakın dikdörtgen planlıdır. Tek minaresi vardır. Minare tuğladan yapılma olup, sıva kaplı ve boyalıdır. Çatısı kızıl kiremit ile örtülüdür. Handanağa Camii, zaman zaman Üsküdar''daki Şemsi Paşa''nın Kuşkonmaz Camii ile karıştırılırsa da alakası yoktur.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları